Ayı İle Keloğlan Okuma Masalı

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde annem kız iken, babam oğlan iken dokuz tane kardeşi olan Keloğlan varmış.

 

Keloğlan’ın annesi, kocasına ekmek yapıp göndermek için ocak başına oturur. Kadının çocuğu çok olduğu için her gelen çocuk birkaç tane ekmek alıp gidince yaptığı ekmekler bir türlü birikmez. Kadın sinirlenerek ocak başından kalkıp çocuklarını evden kovar. Keloğlan evde annesine görünmeden saklanır. Kadın ekmekleri yapıp bitirince ekmekleri kocasına gönderecek kimseyi bulamaz. Kadın kara kara düşünürken Keloğlan hemen annesinin yanına gelip ekmekleri kendisinin götürebileceğini söyler. Kadın, ekmekleri güzelce sardıktan sonra:

“Al oğlum bunları babana götür.” der.

 

Keloğlan torbayı alıp babasına götürmek için yola koyulur. Gide gide yolda bir tavuk sürüsüne rastlar. Çobana:

“Ben babama ekmek getiriyordum fakat yolumu kaybettim. Babamın nerede olduğunu biliyor musun?”

“Dee… Şu tepenin ardında olması lazım.” der.

 

Keloğlan tekrar yola çıkar. Az gider uz gider bir tepenin ardına varır fakat yine babasını bulamaz. Yolda giderken bu sefer de bir hayvan sürüsüne rastlar. Çobana:

“Ben babama ekmek götürüyordum fakat yolumu kaybettim. Sen babamın nerde olduğunu biliyor musun?”

“Şu ormanın öbür tarafındadır.” der.

 

Oğlan tekrar yola çıkar. Gide gide ormanı da geçer fakat yine babasını bulmaz. Yolda giderken çeşit çeşit hayvan sürülerine rastlar. Kime sorduysa babasını ve babasının olduğu yeri bilen çıkmaz.

Keloğlan artık babasını bulmaktan umudunu kestiğinden yolda durup dinlenmek için bir elma ağacına çıkıp dinlenir. Ağaçta otururken ağacın altına bir ayı gelir. Ayı Keloğlan’ı yemek için plan yapar. Keloğlanı aşağıya indirmek için:

“A Keloğlan bana yukardan

Sponsorlu Bağlantılar

birkaç tane elma atsana.” der. Keloğlan, ayıya birkaç tane elma atar fakat ayı yine: “Bunlar yere düştü, birkaç tane daha atsana.” der. Keloğlan, birkaç tane daha elma atar fakat ayı:

“Keloğlan, elmalar bu sefer de çamura düştü. Sen en iyisi elinle uzat.” der. Keloğlan, ağaçtan elmaları uzatınca ayı hemen oğlanın kolundan tutup aşağıya çeker ve çuvala sokar. Ayı, çuvalı sırtına yüklenip doğruca evinin yolunu tutar. Ayı eve gelince Keloğlan’ı pişirmek için ateş yakmaya gider ve oğlan hemen çuvaldan çıkıp yerine bir buzağı koyar. Kendisi de bir ağacın tepesine çıkıp ayıyı izler. Ayı gelince buzağı çuvalın içinden:

“Mee, mee…”diye bağırmaya başlar. Ayı da hemen:

 

“ ‘Mee…’deme ‘bee’ de. Ben nasıl olsa seni yiyeceğim.” der.

 

Tam o sırada Keloğlan ağacın dalından ayıya ıslık çalar. Ağaçta Keloğlan’ı gören ayı şaşırıp kalır. Keloğlan’ı tekrar yakalamak için:

 

“Keloğlan oraya nasıl çıktın, bana da söyle de ben de çıkayım?” “Taş taş üstüne koydum da zıplayıverdim.” der.

Ayı hemen taş taş üstüne koyar ama taşlar yıkılında hemen yere düşer. Ayı tekrar:

“Keloğlan oraya nasıl çıktın, bana da söyle de ben de çıkayım?”

 

“Ben demin sana yanlış söylemişim. Demirleri kızdırıp üst üste koydum, sonra da üstüne basarak buraya çıktım.” der.

Ayı hemen birkaç tane demir kızdırır ve üst üste koyup yukarı çıkmaya çalışır. Fakat demirler ayının vücuduna batınca ayı acıyla oradan uzaklaşmış.

Keloğlan da ağaçtayken babasının nerde olduğunu görünce hemen aşağıya inip yanına gider. Babasını bulan Keloğlan, ona başından geçenleri bir bir anlatıp ekmekleri verir. Babasının yanında biraz kaldıktan sonra da tekrar evine döner.