Boğaç Han Okuma Masalı
Hanlar hanı Bayındır, yılda bir kere düzenlediği şölende Oğuz beyleriyle birlikte eğleniyordu. Şölen meydanında etler, pilâvlar, çeşitli meyveler yığın yığın hazırlanmış, misafirleri bekliyordu. Bu şölende bir kenara çekilmiş, kederli bir hâlde duran Dirse Hanın bir tek istediği vardı: Bir erkek çocuk sahibi olmak...
Şölen sonunda Dirse Han, dileğinin gerçekleşmesi için iyilik yapmaya karar verdi. Dirse Han, nice yoksulu doyurdu ve giydirdi. Kimsesizlere, yardıma muhtaçlara yardım etti. Nihayet kendisine dua edenlerin duası kabul oldu ve Allah'ın takdiriyle, Dirse Hanın hanımı bir erkek çocuk doğurdu. Dirse Hanın sevincine diyecek yoktu artık. Çocuk büyüdü ve günden güne gelişti. On beş yaşına gelince fark edilebilecek kadar yaşıtlarından daha iri yapılı ve kuvvetli bir hâle gelmişti. Dirse Han, Bayındır Hanın ordusuna katılmış ve nice kahramanlıklar göstermiş, gözü pek biriydi.
Bayındır Hanın iri yarı bir boğası vardı. Boğa sert taşa boynuz vursa, onu un gibi öğütür, paramparça ederdi. Bir yaz günüydü, Bayındır Hanın adamları boğayı meydana doğru getirmeye çalışıyordu. Üçü sağda, üçü de solda olmak üzere tam altı kişi, boğanın boynundaki demir zinciri sıkıca tutarak onu sürükleye sürükleye meydana doğru ilerlediler. Meydanın başında boğayı salıverdiler. Meydanın tam ortasında Dirse Han’ın oğlu ve üç arkadaşı oyun oynuyorlardı. Birden, herkes bir ağızdan; "Kaçın çocuklar!" diye bağırmaya başladı. Boğa çocuklara doğru yönelmişti. Üç çocuk hızlıca kaçıp kurtulmayı başarmıştı. Ancak Dirse Hanın oğlu ne yapacağını şaşırıp meydanın ortasında kalakaldı.
Boğa öyle bir hızla çocuğa doğru yönelmişti
Sponsorlu Bağlantılar
ki herkes çocuğun boğa tarafından parçalanacağını zannetti. Çocuk kendinden emin bir şekilde yumruğunu boğanın alnına öyle bir vurdu ki, boğa neye uğradığını anlayamadan gerisin geriye gitti, ikinci hamleye hazırlanan boğa, alnının tam ortasına ikinci yumruğu da yedi. Boğanın alnına yumruğunu dayayan Dirse Han’ın oğlu, boğayı iterek meydandan çıkardı. Boğanın alnına dayadığı yumruğunu bir anda çeken çocuk, boğayı tepesi üzerine düşürerek bu mücadeleyi kazandı.
Oğuz Beyleri çocuğun başına toplanıp onu tebrik ettiler. Dirse Han’ın oğlu, o güne kadar bir yiğitlik yapmadığı için henüz bir isim almamıştı. Herkes onu Dirse Han’ın oğlu olarak çağırıyordu. Beyler; "Dedem Korkut gelsin, bu oğlana ad koysun, babasına götürüp çocuğa beylik istesin." dediler. Dede Korkut geldi ve çocuğu babasına götürerek şunları söyledi:
"Hey Dirse Han, bu oğlana beylik ver, Taht ver, bu erdemli çocuğa...
Boynu uzun bir çöl atı ver
Biniti olsun, hünerlidir.
Ağıllarından bir sürü koyun ver bu oğlana
Armağan olsun, erdemlidir.
Tabanı nasırlı kızıl bir deve ver bu oğlana, Yük hayvanı olsun, hünerlidir.
Altın tuğlu büyük ev ver bu oğlana, Gölge olsun, erdemlidir.
Sırmalı cübbe ve elbise ver bu oğlana
Kaftan olsun, hünerlidir."
Dede Korkut, bu şiiri söyledikten sonra çocuğa dönerek; "Bayındır Han’ın ak meydanında bir boğa ile mücadele ederek onu yendin. Bunun için, senin adın Boğaç olsun. Adını ben verdim, yaşını Allah versin." dedi. O günden sonra Boğaç Han’a beylik verildi.
Dede Korkut Kitabı'ndan
Günümüz Türkçesine Aktaran: Selim HANCIOĞLU