Alya'nın Köy Maceraları 3 Masalı
Alya dedesinden zeytinlerin nasıl budandığını, nasıl sofraya geldiğini öğrenmiş ve çok eğlenmişti ama malesef ki eve gitme vaktiydi. Dedesiyle ve babaannesiyle vedalaştı. Annesi;
- Kızım hadi arabaya bin gidiyoruz, dedi. Alya üzgündü ama annesinin sözünden çıkamazdı ve "tamam anne" dedi ve arabaya bindi.Uzun bir yolculuktan sonra eve geldiler. Annesinin bir süprizi vardı ve dedi ki;
- Kızım eşyalarını odana yerleştir, biraz dinlenelim, yarın sana bir süprizim olacak, dedi. Alya "ne anne, ne anne" diye tutturdu. Annesi yinede söylemedi. Alya mecburen yarını bekledi. O kadar yorgundu ki yatağa yattığı an uykuya daldı. Sabah oldu. Alya uyanır uyanmaz aklına dün annesinin söylediği sözler geldi ve hemen annesinin yanına koştu. Alya o kadar hızlı koştu ki az kalsın düşecekti. Annesinin yanına geldi ve dedi ki "anne hadi süprizin ne? Hadi söyle söyle" diye tutturdu. Annesi;
- Tamam artık söyleme vakti. Bir hafta sonra dedenin kayısıların yetiştiği köyüne gideceğiz, dedi. Alya sevincini her zaman ki gibi tutamadı ve "yupppiii köye gidiyoruz!" diye haykırdı. Hemen kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltı bittiğinde Alya "ellerine sağlık anne" dedi. Annesi "afiyet olsun" dedi. Masadan kalktılar. Alya odasına çekildi. Annesi ise mutfak işleriyle uğraştı ve Alya odasında oyunlar oynuyordu ki bir ses duydu. Hemen cama koştu. Ses, arkadaşı Nisanurdan geliyordu. Nisanur daha konuşamadan Alya öne atıldı ve dedi ki;
- Nisanur aklıma çok güzel bir fikir geldi, biz haftaya köye gideceğiz sende bizimle gelsene, dedi. Nisanur diyeceklerini boşverip "bu harika bir fikir, hemen gidip annemden izin alayım" dedi ve hemen fırladı. Alya kahkaha attı ve bekledi. Nisanur hızlıca gelmişti. Cevaplar çok iyidi. Annesi Nisanur'a izin vermişti. Alya buna çok sevindi ve beraber dıyarı çıktılar. Zaman geçti ve uyamaya gittiler. Günler çabucak geçti. Bir hafta bitmişti. Bugün son geceydi. Alya sevinçten çıldırıyordu. Hemen annesine iyi geceler deyip uyudu. Sabah olduğunda annesi her zamanki gibi
Sponsorlu Bağlantılar
"kızım hadi uyan bugün köye gidiyoruz, Nisanurlarla beraber" dedi. Alya gözlerini ovuşturdu ve hemen yatağından fırladı. Kıyafetlerini herkes giymiş hazır bekliyordu. Ailece dışarı çıktılar ve Nisanurları gördüler. Arabaya bindiler. Konuşa şakalaşa yol geçti. Köye gelmişlerdi. Hemen arabadan indiler. Alya ilk önce havayı kokladı. Lavanta kokuları her yeri sarmıştı. Nisanur ise her yeri taradı. Çünkü kayısı ağaçları görmek istiyordu. Dedeleri onları kapıda karşıladı. Alya dedesine "dede bak bu benim arkadaşım Nisanur, beraber sizin evde kalacağız" dedi. Nisanur da samimi bir şekilde "Merhaba" dedi ve sonra hep beraber kahvaltı yaptılar. Kahvaltı bittikten sonra dedesi Nisanur ve Alya'ya;
- Demek bugün de sana öğreteceğiz Nisanur, hadi bakalım dışarı çıkalım. İkinize kayısıların macerasını anlatayım, dedi. Nisanur ve Alya kapıya fırladılar. Koridordan sevinç sesleri duyuluyordu. Dedeleri gülümseyerek yanlarına geldi ve kayısı ağaçlarını gösterdi ve dedi ki "çocuklar bakın bunlar kayısı ağaçları, kayısıları dikip büyütüyoruz" dedi. Tam anlatmaya başlayacakken Nisanur "vay canına! Bu kadar kayısı ağaçlarının hepsini sen mi diktin?" diye sordu. Alya'nın dedesi güldü ve dedi ki "tabiki de hayır burdaki bütün kayısı ağaçlarını ben dikmedim hep beraber diktik" dedi ve anlatmaya başladı;
- Kayısı ağaçları önce nisan mayıs gibi çiçek açar. Her yer ağaçlar bembeyaz gelinlik giymiş gibi süslenir. Sonra çağala olur ve daha sonra temmuz ayında sararır. Bizde onları toplar kükürt yakılmış islim damında bekletiriz ve kayısılar yumuşar erkekler bunları kasa kasa taşır kadınlar da bunların çekirdeklerini çıkarır patik yaparak güneşte kurutur ve böylece kuru kayısılar sofraya gelir, dedi. Tam o sırada anneleri "artık eve gelin" dedi yemekler yenildi ve bu muhteşem gün sona erdi. Alya'nın kayısı bahçesindeki macerası bitmiş eve dönmüştü. Alya'yı yeni köy maceraları bekliyordu.