Bir Küçük Hayal Masalı

Yaz mevsimi geldi mi hep o ağacın tepesine oturur, tepesinin aşağısından gelip geçen insanları izlerdi ya da ellerini bir dürbün gibi yapar uzaklara, çok uzaklara bakardı. Sonra gözlerinin alabildiğine bir başından bir başına şöyle bir gidip gelirdi. O geçiş sırasında öylesine güzel hayaller kurardı ki. Ya bir seyyah olur tüm ülkeleri gezer, ya bir denizci olup amansız dalgalarla savaşır, ya da bir pilot olup kimselerin gidemediği uzak fiyatların semalarında uçardı. Hayal etmek adeta onun için bir oyundu. Bu tepe ve bu kocaman gövdeli ceviz ağacı tıpkı onun bir sığınağı haline gelmişti. Sonra eline aldığı sırt çantasından bir kalem, sayfaları silmekten aşınmış küçük kahverengi kaplı bir defter çıkarıp düşler ülkesine giden bu yolu kelimeler ile süslerdi. O kavurucu yaz sıcağına karşın aşağıya inmek istemezdi gizli sığınağından. Çünkü hayallerini kelimelere dönüştürdüğü en güzel yer burasıydı. Yalnız bir çocuktu Hayal. Arkadaşı yoktu. Bu durum on yaşında bir çocuk için oldukça zordu tabii. Köyde yaşlı babaannesi ile birlikte yaşıyordu. Yazları günün bir kısmını babaannesinin ay çiçeği tarlasında geçirir, günün kalan kısmını ise tarlanın biraz ilerisinde, yukarıda ceviz ağacının tepesinde hayaller kurarak geçirirdi. masalsitesi.com Bazen vaktin nasıl geçtiğini anlamaz hava kararmaya başladığında babaannesinin sesi ile irkilip onun yanına gider birlikte eve dönerlerdi. Küçük bir bahçesi olan, etrafı taş duvarla çevrili, bahçesinde elma ağaçları ve hemen ilerisinde bir sedir vardı. Her akşam bu sedire oturup hayaller kurmaya devam ederdi. Ertesi gün ise yine sabah kalkıp erkenden ayçiçeği tarlasına giderlerdi. Babaannesi ile birlikte yaptıkları el yapımı ürünleri yol kenarından geçen insanlara satarlardı. O sırada bir köşede oturur, kimsenin gelmediği zamanlarda yine hayallere dalar, gövdesine yaşlandığı kayısı ağacının gölgesinde yazmaya devam ederdi. Bir gün yine yazmaya dalmış devam ettiği sırada başında bekleyen orta yaşlarında ki adamı fark edememişti. Başını kaldırıp baktığında adamın yüzünde ki tebessüm ile onun yazdıklarını okuduğunu fark etti. Sonra hemen toparlanıp, "Ne istersiniz?" Diye sordu.

 

"Anladığım kadarı ile yazmayı seviyorsun. Bana birkaç kavanoz kayısı reçeli ve şu yazdığın defteri verir misin?"

 

Hayal bu teklif karşısında şaşırıp birden elinde ki deftere baktı sonra da karşısında ki adama.

 

"Ama benim başka defterim yok ki?" Dedi.

 

Adam duydukları karşısında yüzüne yeniden tebessüm yerleştirip, "Ben gelip sana yeni bir defter getiririm. Hem sen de yeni bir şeyler yazmaya devam edersin. Anlaştık mı?" Dediğinde,

 

Hayal bu teklife çok sevindi. Elinde ki defteri ve birkaç kavanoz balı adama uzattı. Adama ücretini ödedikten sonra arabasına binip uzaklaştı.

 

Hayal defteri olmadığı için hayallerini gözünde canlandırmaya devam etti. Ne de olsa o adam yine gelip ona yeni bir defter verecekti.

 

Bir hafta boyunca durup kayısı ağacının altında bekledi ama gelen olmadı. Anlaşılan adam onu kandırmıştı. Akşam olmak üzereydi tam da umudunu yitirmiş eve gitmek için toparlanıyordu ki o sırada yanlarında bir araba durdu ve içinden bir adam çıktı. Bu o gün gelen adamdı.

 

Sponsorlu Bağlantılar

"Neyse ki vaktinde yetiştim. Bak sana yeni bir defter getirdim. O gün yazdıkların çok güzeldi. Bu deftere yarım kalan hikayeni yazar mısın? Sonrasını merak ediyorum."

 

Hayal gülümseyerek adama bakıp başını olumlu anlamda salladıktan sonra "Tam zamanında geldiniz az kalsın hikayeyi unutacaktım." Dedi.

 

Sonra defteri alıp eve döndüler. O gece yeni defterine kavuştuğu için o kadar mutlu ve heyecanlıydı ki hemen çantasından kalemlerini çıkarıp, bahçede ki sedire oturdu ve geç saatlere kadar bir hafta boyunca hayalini kurduğu hikayeyi sonuna kadar sonuna kadar yazdı. Yazmayı bitirdiğinde yatağına uzanıp yarın olmasını bekledi. Öylesine heyecanlıydı ki uyumakta zorlanıyordu. Sabah olduğunda koştura koştura ayçiçeği tarlasına gitmiş, sabırsızlıkla adamın yeniden gelmesini bekliyordu. Beklediği gibi adam yeniden öğle sonunda geldi. Bu durum hikaye son bulana kadar devam etti. Nihayet hikayenin sonuna geldiğinde Hayal' in üzerine bir durgunluk çökmüştü. Bu O' bin için bir oyun gibiydi. Adam son defteri de teslim aldıktan sonra, "Teşekkür ederim Hayalbu yazdıklarının değerini karşılamaz ama sana vermek istiyorum. Belki yeni hikayeler için yeni kalemler, defterler alırsın."

 

Hayal adamın elinde ki paraya bakıp, "Bunu başka çocuklara ver ben sadece bir oyun oynuyordum." Dedi. Adam buna hem şaşırmış hem de duygulanmıştı. Gizlice masada ki kavanozlardan birsinin altına sıkıştırıp, oradan uzaklaştı.

 

O günden sonra aradan aylar geçmiş kış mevsimi gelmişti. Babaannesi ve Hayal kışın soğuk hava da evlerinde oturuyorlardı. O kış öylesine kar yağmıştı ki ama onların evlerini ısıtacak odunları çok az kalmıştı. Üstelik kazandıkları para da bitmek üzere idi. Babaannesi de hastalanmış battaniyenin altında yatıyordu. Hayal pencerenin önüne oturmuş umutsuzca bir babaanesine bir de pencereden dışarı da ki manzarayı izliyordu. O sırada aniden kapı çalındı. Hayal oturduğu yerden irkilip kapıyı açmaya gittiğinde karşısında yazın hikayelerini alan adamı gördü. Buna çok şaşırmıştı.

 

"Siz."

 

"Merhaba Hayal içeri girebilir miyim?"

 

Hayal adamın geçmesi için kenara çekilip yol verdi. Adam içeri girdiğinde soğuk havanın etkisi ile ellerini ovuşturmaya başladı. Evi görünce Hayal ve babaannesi için üzülmüştü ama bunu onlara belli etmemeye çalıştı. Hızla sırt çantasını açıp, bir kitap çıkardı. Sonra onu Hayal' e uzattı. Hayal heyecanla kitabı eline alıp incelediğinde gözleri doldu. Bu kendi yazdığı hikayelere çok benziyordu. Sonra dolan gözleri ile gidip adama sarıldı.

 

Bu adam ünlü bir yazardı ve o gün Hayal' in yazdıklarını çok beğenmiş ve yazması için ona küçük bir oyun oynamıştı. Bu süreçte ise kendisinden hiç bahsetmemişti. Son olarak Hayal' in kurduğu hayalleri gerçek bir kitaba dönüşmüştü.

 

Şimdi aradan yıllar geçmişti. Hayal' in önünde o ilk kitabı ve etrafında minik çocuklar onlara okuyordu. Tabii aklında artık hayatta olmayan o yazarla birlikte son sayfayı da çevirmişti. Hüzünle pencereden dışarı bakarken pencereye minik kar taneleri düşüyordu. Bir tebessüm ile kalkıp pencere yöneldi.