Efecan Aşık Olursa Masalı
Küçük Efe’de bir gariplik varmış; ama kimse ondaki bu hâlin neden kaynaklandığını çözemiyormuş. Anne-babası olan biteni ve biricik oğullarındaki değişiklikleri izliyor ve ‘Bunda bir iş var ; ama yakında çıkar kokusu’ demekle yetiniyormuş. Tâ ki Efecan bir gün okul dönüşü eve elinde bir buket kırmızı gülle gelene dek.
Elindeki buketi anne babasına uzatmayıp doğru odasına koşmuş evin küçüğü... Ne olduğunu bir türlü anlayamayan anne Sevda da oğlunun odasına çıkmış hızlı adımlarla.
Eve girerken elinde getirdiği buketi annesinin görmediğini zanneden Efecan, annesinin ‘Oğlum o buket de neyin nesi?’ sorusu üzerine ne diyeceğini şaşırmış. Yalan söylemenin yanlış olduğunu bilen bu sevimli çocuk ‘Şeyy, şeyy’ deyip susmuş. Oğluna yeniden sormuş Sevda Hanım:
-Oğlum bu çiçeği kime aldın? Hem sen bunu alacak kadar parayı nereden buldun?
‘Anneciğim biliyor musun bugün matematik dersinde öğretmenim bana yıldızlı pekiyi verdi’ diyerek konuyu değiştirmeyi hedeflemiş küçük Efecan..
Aslında başarılı da olmuş; çünkü “r” leri söyleyememesi ona ayrı bir sempatiklik veriyormuş. Anne Sevda Hanım oğlunun üzerine gitmek istememiş ve ‘Çocuk işte’ diye mırıldanarak eşi Hulusi Bey’in yanına gelmiş.
Baba Hulusi Bey oğullarındaki garipliğin sebebini öğrenip öğrenemediğini sormuş Sevda Hanım’a.
Sevda Hanım şöyle cevap vermiş eşinin bu sorusuna: “Bilmiyorum, Efecan bugünlerde gerçekten bir tuhaf davranıyor, sebebini anlayamadım gitti. Diğer zamanlar ‘Okula gitmek istemiyorum’ diye ağlayan çocuğumuz şimdi erkenden giyinip kuşanıp kapıda servisini bekliyor, ders çalışmayı istemeyen her şeyden şikayetçi çocuğumuz şimdi okuldan gelir gelmez masa başına oturuyor, devamlı gülüyor, şarkı söylüyor…”
‘Yakında anlarız, bekleyelim hele’ diyerek evden çıkmış Hulusi Bey. Sevda Hanım ise mutfağa oğluna yemek hazırlamaya girmiş. Aradan 5-10 dakika geçmiş ki, dış kapının sesi duyulmuş.
‘Bana öyle geldi herhalde, Hulusi çıktı, Efecan da yukarıda odasında. Kapıyı kim açsın?’ diye mırıldanmış Sevda Hanım. Sonra ‘Hırsız mırsız olmasın, bir bakayım’ demiş ve kapıyı açmış bir de ne görsün.
Efecan eline aldığı buketle karşı kaldırımda koşmasın mı?
İçi içini yemiş Sevda Hanım’ın. ‘Yok yok böyle olmaz. Bu işin içinde kesin bir iş var. Hemen çıkmalıyım’ demiş ve üzerine bir şey geçirip, oğlunu takip etmeye başlamış.
Oğlunu takip ederken aklından bin türlü soru geçen Sevda Hanım, bu takibin nerede sona ereceğini çok merak ediyormuş.
Küçük Efecan mavi kapılı bir evin önünde durmuş, kapının sürgüsünü küçük parmaklarıyla zorlanarak da olsa açmış. Ve bir dairenin ziline basmış.
‘Burası, burası… Melda Hanım’ın evi değil mi? ‘Demek sevgili oğlum, o kırmızı gülleri Melda Hanım için almış, türlü zahmete onun için katlanmış. Neyse neyse akşam öğreniriz bu güllerin ve diğer her şeyin hikmetini. Şimdi görünmeden eve gideyim.” diye mırıldanmış Sevda Hanım..
Akşam olup da Hulusi Bey eve gelince, masalsitesi.com Sevda Hanım gün içinde olan biten ne varsa eşi ile paylaşmış. Hulusi Bey de işi ile ilgili bir iki şeyden bahsetmiş. Sevda Hanım, eşinin sözü bitince ‘Oğlumuzun sır dolu hali bozulmaya başladı’ demiş. Hulusi Bey ‘Nasıl yani?’ diye sorunca, Sevda Hanım, oğulları Efecan’ın alelacele evden çıkarak öğretmenine gül götürdüğünü söylemiş eşine.
Karı-koca oğullarını yanlarına çağırmışlar. Efecan basamaklardan seke seke inmiş ve koşarak anne-babasının yanına gelmiş.
Oğullarını çok mutlu gören anne babanın şaşkınlığı daha da artmış. Söze anne Sevda başlamış:
-Hayırdır oğlum çok mutlusun?
Sponsorlu Bağlantılar
-Mutluyum çünkü yanımda siz varsınız.
Çocuklarının bu cevabı üzerine tebessüm etmişler. Sormaya Hulusi Bey devam etmiş:
-Oğlum tamam; ama bugünkü sanki bambaşka bir mutluluk. Anlatmayacak mısın bize?
-……..
-Anne babaların sorularına susulmaz, benim yakışıklı oğlum anlat bakalım bugün neler yaptın, neler yaşadın?
-Baba, ben aşık oldum aşık.
Oğullarının ağzından dökülen bu son cümleyle ne diyeceklerini bilemeyen anne- baba önce biraz güler gibi olmuş, sonra yeniden ciddileşmiş.
Büyük bir ciddiyet ve ilgi ile anne Sevda Hanım sormuş bu kez:
-Kime aşık oldun bakalım?
-Kime olacak Melda öğretmenime. masalsitesi.com
Çocuklarının “r” leri söyleyemeyişi ve ‘Öğretmenime’ derken ki ciddiyeti Sevda Hanım ve eşini güldürmeye yetmiş.
‘Hımm demek öğretmenine aşık oldun. Peki, güzel. Oğlum sence aşk ne demek? Bana aşkın ne olduğunu açıklayabilir misin?’ diye sormuş bu kez Sevda Hanım.
Efecan’ın bu soruya cevabı çok önceden hazırmış meğer. Hemen odasına koşmuş ve elinde yeşil kaplı bir ajandayla dönmüş.
“Aşk işte budur” demiş ve elindeki ajandayı göstermiş.
Meğer evin küçüğü Efecan öğretmeni Melda Hanım için bir ajanda dolusu şiir yazmış.
‘Demek, okuldan gelir gelmez bunları yazmak için koşuyordun odana. Seni yaramaz seni’ demiş Sevda Hanım karnını gıdıkladığı oğluna.
‘Yazdığın şiirlerden birini bizimle paylaşmak ister misin?’ diye sormuş Hulusi Bey, küçük şaire.
‘Hay hay babacığım, tabi ki isterim.” diye cevap vemiş Efecan ve başlamış ‘Mavi Gözlüm’ adlı şiirini okumaya:
Mavi gözlü öğretmenimsin
Okuldaki biricik neşemsin
Sulu boyam, kalemim değil
Sen benim en güzel silgimsin.
Seninle sildim yanlışlarımı
Seninle yok ettim kusurlarımı
Seninle sevdim okulu ve ıspanağı
Ben sana aşığım tamam mı?
Efecan’ın şiirinde en çok ıspanaklı dizeyi sevmiş anne ve babası. Efecan’ın oturması için kanepede yer açan Sevda Hanım, bir yandan oğlunun saçlarını okşamış, bir yandan da çeşitli örneklerle onun Melda öğretmene beslediği duygunun aşk değil hayranlık olduğunu anlatmaya başlamış. Zaman zaman Sevda Hanım duruyor Hulusi Bey konuşuyor, zaman zaman da Hulusi Bey sözü eşine bırakıyormuş.
Konuşmanın sonuna geldiklerinde üçünün de yüzü gülüyormuş. Efecan son olarak şunları söylemiş anne babasına:
‘Anladım anneciğim, babacığım.. Her şey için çok teşekkür ederim. Bu arada şunu da söyleyeyim ki siz ne derseniz deyin ben gene de aşığım, aşık.’
Anne-baba ne diyeceğini şaşırmış. Şöyle devam etmiş muzip Efecan:
‘Aşığım çünkü benim biricik babam ve biricik annem var. Ve ben onlara sırılsıklam aşığım.”
Bu cümle üzerine Hulusi Bey ile Sevda Hanım’ı yeniden gülme almış.
‘‘Sıyılsıklam’ aşıksın demek’ demiş ve gülmesini çoğaltmış Hulusi Bey…
Aradan yıllar geçmiş… Aslı Hanım, eşi Efecan’ın kitaplığından bulduğu yeşil bir ajandayı okumaya başlayınca katıla katıla gülmeye başlamış. Akşam işten gelen eşine bu defteri kimin için hazırladığını sormuş Aslı Hanım.
-Çocukken de şimdi de hayran olduğum öğretmenime. Melda öğretmen, annemlerin oradaki huzur evinde kalıyormuş, var mısın bir gün seninle onu ziyaret etmeye?
-Tabi ki varım, öğretmenler bizim her şeyimiz. En yakın zamanda gidelim Melda hocaya.
Akşam yemeklerini yiyen çift yeşil ajandadaki şiirleri birlikte okuyup eski günleri yâd ederken, Melda öğretmen buruşuk ellerindeki kuru kırmızı gülleri kokluyormuş. Meğer o kırmızı güller, yıllar önce Efecan’ın öğretmenine verdiği güllermiş.
Yazan : Mine TAŞDEMİR