Kim O? Masalı

Arkasına bakmadan çıktı evden. Halbuki, ailesinin en çok bu zamanlarda ihtiyacı vardı ona. Onun ise ne ailesi umurundaydı ne de başka bir şey... Tek bir isteği vardı, yalnız kalmak. İşte bu yüzden evden çıkarken bir an olsun tereddüt etmedi. Arkasında bıraktığı boynu bükük, gözü yaşlılar için azıcık olsun üzüntü hissetmedi. Bir türkü tutturdu ve birkaç dakika içinde gözlerden kayboldu.

Bu ayrılığın verdiği üzüntüden ötürü ne yapacağını bilemeyen aile fertleri, bir süre hareketsiz kaldı. Ne konuştular, ne de işlerine devam edebildiler. Onun yokluğu, içlerini öyle acıttı ki hiçbir şey yapmadılar. Boş boş oturdular bir süre.

Cemile Hanım çalışma masasını terk etti daha sonra ve kendisini televizyonun karşısındaki kırmızı kadife koltuğa attı. Onu gören eşi de elindeki evrakları hızlıca masasına bırakıp eşinin hemen çaprazında duran tekli koltuğa oturdu.

Oturma odasından gelen kahkahaların sebebini merak eden küçük Sümeyra ve Merve odalarından çıkıp, televizyonun yanına koştu. İki küçük kardeş televizyon izlemeyi, bitmek bilmeyen ödevleri yapmaya çalışmaktan daha eğlenceli buldu ve boş buldukları koltuklarda, anne babalarının yanında yerlerini aldı.
Uzaktan onları izledi. Gidişinin ardından geride bıraktıklarını, televizyon karşısında pek keyifli gördü.

Sponsorlu Bağlantılar

Gözyaşları ve üzüntüleri yerini kahkaha ve neşeye ne de çabuk bırakmıştı!

Şaşırdı... İçinden şöyle geçirdi: Demek ben gidince onların tek dünyası internette veya televizyon karşısında zaman öldürmek oluyor!

Onların bu haline üzüldü. Onlara acıdı. Hemen pılısını pırtısını topladı ve onların evine doğru yola koyuldu. Gecenin geç saati olmasına aldırış etmedi. “Zaten, onlar bu saatlerde asla uyumazlar.” diye geçirdi içinden.

Dediğinde haklı çıktı. Cemile Hanım elindeki akıllı telefonla bir şeyler yapıyordu. Eşi ise masasındaki bilgisayarda facebookta arkadaşlarıyla konuşuyordu. Evin küçükleri Sümeyra ile Merve ise televizyondaki bir çocuk programını izliyordu. Yarın sabah okula gidecek olmaları ve saatin çok ilerlemiş olması umurlarında değildi. Ödevler ise hiç mi hiç akıllarına gelmiyordu.
Biraz utangaç bir o kadar da emin dokundurdu parmağını zile. Ne olursa olsun onlara yardımcı olmalıydı. Onları seviyordu çünkü.

İsteksizce kapıya yönelen Cemile Hanım, içinden “Bu saatte kim bu? Hayırdır inşallah.” Diye geçirdi. İşaret parmağıyla dokundu diyafonun beyaz düğmesine:
- Kim o?

Ev halkını sevince boğan bir cevap verdi kapıda bekleyen:

- Efendim, ben ders çalışma ve iş yapma isteğiniz. Geri geldim.

Mine TAŞDEMİR