Parolayı Biliyor musun? Hikâyesi-Öyküsü

Küçük Arif’in canı tatlı bir şeyler istiyordu. Mutfağa girince tezgahın üzerindeki elmayı gördü. Kıpkırmızı bir elmaydı bu. Çok tatlı görünüyordu. Hemen aldı ve ısırmak üzere ağzına götürdü. Ama o da ne! Tanıdık bir ses:

 

- Dur bakalım! Önce parolayı söyle! Diye seslenmiyor mu?

 

- Kimsin sen? Diyerek etrafına baktı Arif. Kimseyi göremiyordu. Ses de pek yakından gelmişti. O kadar yakın ki hatta neredeyse şu elindeki elmadan gelmiş gibiydi. Evet evet, elmaydı seslenen…

 

- Benim! Elinde tuttuğun elma! Beni yemeye niyetlisin anlaşılan. Ama önce parolayı söylemelisin.

 

Arif şaşkındı. Elma konuşur muydu hiç? Elma Arifin aklından geçeni anlamış gibi tekrar konuştu:

 

- Neden şaşırdın? Sadece ağzı dili olanlar mı konuşur? Her varlığın kendine göre bir dili vardır. Biz hepimiz kendi dilimizle Yaradanımızı zikrederiz.

 

Sponsorlu Bağlantılar

Arif buna itiraz etmedi. Çünkü bir keresinde o da duymuştu bunu…

 

- Evet biliyorum, dedi. Elma buna sevinmişti:

 

- Madem bunu biliyorsun o halde sen parolayı da bilirsin. Haydi, söyle bakalım bir şey yiyip içmeden önce ne söylenir?

 

Arif parolanın ne olduğunu anlamıştı. Hemen söyledi. Elma da çok mutlu oldu buna.

 

- Ne güzel beni senin gibi Müslüman ve bilgili bir çocuk yiyeceği için mutluyum. Doğrusu hep korkuyordum: “Ya beni nimetleri vereni tanımayan birisi yerse,” diye…

 

Arif elmasından gevrek ısırıklar alarak bahçeye oynamaya çıktı. Arkadaşlarının yanına koşarken onlara seslendi:

 

“Hey! Baksanıza! Siz parolayı biliyor musunuz bakayım!”

 

Eee çocuklar, sizler biliyor musunuz elmanın sorduğu parolayı?

(Cevap: Bismillahirrahmanirrahim.)