Sad Stoyr Masalı

Onur'una dokunan bir konuşmanın ardından işten ayrılan Howel tasını, tarağını toplayıp çalışma arkadaşlarından helallik istedikten sonra işten ayrılır. Howel'un işten ayrıldığını gören çalışma arkadaşları, bu duruma çok kızmış olsalar da nitekim ellerinden bir şey gelmediği için boyun eğmek zorunda kalmışlardır.(İŞSİZ KALMAMALARI İÇİN)

Howel'un iki erkek çocuğu vardır. Eşini trafik kazasında kaybeden Howel çocuklarıyla yaşamaya başlamıştır. Çocuklarının kıyafetlerini yıkar, ütüler onların yemeklerini yapar elinden geldiği kadarıyla çocuklarını mutlu etmeye çalışırdı.

Çocuklar annelerinin yokluğunu her hissettikleri zaman Howel, çok üzülür ve bu duruma alışmaları gerektiğini onlara bildirirdi.

Howel işten ayrıldığını çocuklara söylemedi. Bir hafta kadar bu durum böyle sürdü, çocuklar her zamanki gibi okula gitmek için hazır olduğunda babalarından harçlık istemek için '' baba biz hazırız, harçlık verir misin?'' derlerdi. Üstüne bir de, öğretmeni çocuklardan 10'ar TL para istemişti, sınıflarında bulunan tahtaya kalem, saat ve çöp kutusu alacaklarını söyledi. Howel istemeyerek de olsa cebinden çıkarttığı 30 TL'yi çocuklarına uzattı.

Çocuklarını uğurladıktan sonra, kapı girişindeki askıda bulunan eski ceketi üzerine giyerek iş bulma umudu ile evden ayrıldı. Howel'un yaşı 41'di, bu yaşlarda iş bulmak pek mümkün değildi, umudunu çocuklarına bağlıyordu, onların aç kalmasına dayanamazdı.

Çocuklarını bir haftadır harçlık vermeden okula gönderen Howel, bu duruma evde yalnız başına kaldığı saatlerde, odasında ağlayarak çocuklarının geleceğinden endişe etmeye başlardı. Bu yoksulluk dönemleri bir ay kadar sürmüştür. Evde bulunan ve pek kullanılmayan eşyaların bazılarını satmak durumunda kalan Howel çocukların ceplerine az da olsa para koymaya çabalamıştır.

Boş vakitlerinde elinde gazetesi ve aç karnı ile sürekli iş aramaktaydı. Gazetede iş ilanlarını sürekli takip eder ama istenilen kriterlere uyumsuz olan Howel, umutsuz bir şekilde arka sayfalara geçerdi. Bir gün okula gitmek için hazırlanan çocuklardan bir tanesi '' Baba biz hazırız, harçlık verir misin?'' dedi. Howel bu durum karşısında çocuğunun yüzünü okşayarak,;

''Bugün sizin harçlık paralarınız ile süt, zeytin, peynir ve ekmek aldım Homer, hem ben iş bulunca sizleri hiç harçlıksız bırakmayacağım, şu sıralar idare etmeliyiz birbirimizi Homer (gözlerinden bir kaç damla yaş süzüldü Howel'un) hadi şimdi okula, güzelce derslerinize çalışın ve öğretmenlerinizi iyi dinleyin.''  Çocuklar;

''Tamam baba, bir de ayakkabım yırtıldı, okuldaki arkadaşlarım benimle alay etmeye başladılar, çoraplarımın görünmesi ayıp bir şey mi baba?'' dedi ve Homer o esnada yırtık olan ayakkabılarını tekrardan ayağına giyiyordu. masalsitesi.com Howel;

''Asıl ayıp olan şey, bir başkasının kusurları ile alay etmektir oğlum, işe başladıktan sonra beğendiğin ayakkabıyı sana alacağım ve bu durumda kimse seninle alay edemeyecek. Sen yine de arkadaşlarının söylediklerine kulak asma evladım'' dedi ve tekrardan elleri ile yüzünü okşayarak Homer'un başından öptü. Diğer oğlu olan Luca içerisinde bulunduğu durumun farkında olup, babasına bir şey belli etmiyordu. Harçlık istemezdi babasında Luca bilirdi çünkü ''olsaydı verirdi'' derdi kendi kendine. Babasının üzüntüsüne ortak olurdu ama ona bir şey açıklamazdı Luca. Ayakkabılarını giyip babalarına el sallayarak ayrıldılar Luca ve Homer. Aradan beş dakika geçti, Howel askıda bulunan ceketini üzerine giyerek dışarı çıktı. Homer'un ceketinin sol, koltuk altı yırtılmıştı. Aldırış etmeden üzerine giyi verdi ve evden ayrıldı. Eski iş yerinde ki arkadaşı Abel, Howel'e ulaşamıyordu birkaç gündür. ( Howel telefonunu satmıştı çünkü) Hâlâ Howel'un işsiz olduğunu bilen Abel, Howel'un oturmuş olduğu eve giderken, yolda karşılaşırlar. Abel;

''Howel âh dostum iki gündür seni arıyorum telefonun kapalı hep.'' Howel ;

'' Evet, maalesef ki satmak zorunda kaldım, sebebini sormazsan iyi edersin.'' Abel;

''Ben de işten ayrıldım, yaklaşık bir hafta oldu ama iki gün önce yün fabrikasına girdim, çok rahatım ve hem forklift kullanmasını bilen birilerine ihtiyaçları var, ve aklıma direk sen geldin. Ne dersin çalışmak ister misin?''

Howel bu duruma o kadar çok sevinir ki, gözlerinden bir iki damla yaş akmaya başlar. Ellerini hızlıca gözlerinden akan yaşları silmek için yüzüne götürür. Howel;

''Tabii ki çalışmayı çok istiyorum. Yaklaşık 40 gündür iş arıyordum ve bulamamıştım, Tanrı'm seni gönderdi bana şükürler olsun."

Howel onur'lu bir insandı ve pek çevresine kendisinin kötü bir durumda olduğunu sezdirmemeye gayret ederdi. Yırtık olan ceketi onun tek ceketi idi. Abel;

''Hadi gidelim dostum, seninle tekrardan beraber çalışacağım için mutluyum. Howel''

"O kadar emin olma, belki de başkasını çoktan almışlardır işe! Abel"

"Hayır Howel, dün çalışıyordum ve kimseyi almamışlardı işe, bugün izin istedim evin işlerini hâlletmek için, ve bu müjdeli haberi sana vermek için buraya kadar geldim. Umarım kimseyi almamışlardır Howel... Howel"

Sponsorlu Bağlantılar

"Umarım dostum...''

Yün fabrikasına vardıkları anda, insan kaynaklarına giden Howel ve Abel kapıyı çalarak içeri girerler. Abel ön masada oturan kişiye arkadaşını tanıtır. Abel;

''Merhaba Acton Bey, size dostum olan Howel'u tanıtayım. Kendisi forklift kullanmasını çok iyi bilir hatta bu arabanın ustasıdır, hem kendisinin işe de ihtiyacı vardır, uzun süredir işsiz, ben kefil oluyorum kendisine lütfen onu evine umut dolu gönderiniz.. Acton''

"Merhaba Howel Bey, uzun süredir işsizsiniz demek. Abel Bey iki günlük tanıyorum ve kendisi çok çalışkan bir insan, taktir ediyorum onu, size de kefil olduğuna göre seve seve işe alabilirim. Hadi vakit kaybetmeden evrakları doldurunuz, yoksa sıranızı başkası kapacaktır. :)'' der ve gülümser, insan kaynaklarından sorumlu olan Acton. Howel hiç vakit kaybetmeden evrakları doldurmaya başlar, yanında tebessüm ederek onu izleyen Abel ise bu duruma çok sevinmiştir. Howel'u içten içe bir duygu kapsar, akmasına izin vermediği o iki damla yaş gözlerinden süzülmeye başlar ve hemen elleri ile karşı koyar. Evrakları tam olarak doldurduktan sonra Acton Bey'e teslim eder ve bir konu arz etmek ister. Acton;

''Buyurun Howel Bey...'' Holwel;

''Benim ellerinizden öper iki tane çocuğum vardır, eşimi kaybedeli 2 yıl oldu onlara hem annelik hem babalık yaparım. Kendileri okuyorlar ve yaşları küçük olduğu için evde yalnız kalmaktan korkarlar, ben çalışırken emanet edebileceğim bir akrabam yoktur buralarda maalesef, çalışma saatlerinde değişiklik yapılabilir mi diye soracaktım?'' Acton bu duruma içten içe üzülmüştür, zâten kendilerine gündüzcü forklift kullanıcısı arıyorlardı, vardiya sistemleri sabitti geceye bakan bir forkliftçileri var idi. Acton bu sözler karşısında nazik bir gülümseme ile Howel'e cevap verir. Acton;

''Merak etmeyiniz Howel Bey, siz burada gündüz çalışacaksınız, hem çocuklarınız sizi evde korkarak yalnız başlarına beklemiş olmayacaklar, ama sanırım siz çocuklarınızdan bir saat kadar geç geleceksiniz eve fakat endişelenmeyin hava kararmış olmayacaktır..."

Bu duruma çok sevinen Howel, Acton Bey'e onlarca kez teşekkür ederek Abel ile oradan ayrıldılar... Ertesi gün Howel çocuklarına gülücük saça saça, her ikisini de bağrına basarak, öperek, koklayarak uğurladı kapıdan. Askılıkta bulunan sol koltuk altı yırtık olan ceketini üzerine geçirdi ve fabrikanın yolunu tuttu. Abel'e çok teşekkür etti.

''Dostum, sen olmasan ben böyle bir iş bulabileceğimi sanmıyordum, hâlim biraz kötüydü, ne eş var ne de kapısını çalabileceğim bir akraba...'' sözü fazla uzatmadı Abel'e minnet duyuyordu. Abel tebessüm eederek Howel'ın söylediklerini dinliyordu, bir yandan önünde bulunan kolileri üst üste diziyordu... Howel eve geldiğinde çocuklarının ders çalıştıklarını görür. Kitaptan başlarını kaldıran, Homer ve Luca babalarına koşarak sarıldılar.

''Hoş geldin baba, Hoş geldin'' Howel;

''Karnınız aç mı bakalım, bakın sizlere süt aldım, en sevdiğiniz çikolatalardan aldım, Homer sen köfte seviyorsun diye ondan da aldım bak, Luca senin de en sevdiğin şekerlemelerden aldım. Şimdi ben akşam yemeği için bir şeyler hazırlayacağım sizde derslerinizi bitirin bakalım..."

''Tamam baba'' diyerek Homer ve Luca derslerine kaldığı yerden devam ederler...

Akşam yemeği yenip uyku vakti geldiğinde, çocuklara birer bardak süt içirir Howel, ve yanlarına uzanarak en sevdikleri hikâye kitaplarından olan ''Bremen Mızıkacıları'' kitabını alarak Homer ve Luca'nın yüzlerinde tebessüm, gözleri kapalı bir şekilde okumaya başlar Howel. Bir kaç sayfa okuduktan sonra çocuklar hemen uyuya kaldır. Homer ve Luca'nın açık kalan bazı kısımlarını örter sesiz bir şekilde odadan ayrılır... Howel kendi odasına geçer ve bir kâğıt ile bir kalem alarak yatağının yanında bulunan masaya oturur. Işığı kapatır, eşinden kalan gece lambasını yakar ve yanı başına koyar... Kâğıtda şunlar yazılı idi...

Sevgili Cara, seni çok özlüyorum. Homer arada seni hatırlatır bana, ama sen benim sürekli aklımdasın. Bazı geceler Homer ağlar yatağında, işitirim sesini kulaklarımla ama ses çıkartamam, o sıra hıçkırıklara boğuluyorum elimle ağzımı kapatıyorum gıkım çıkmasın çocuklar daha fazla üzülmesin diye, ve göz yaşlarımız ile ıslanan yastığımıza çaresiz bir şekilde başımızı yaslıyoruz. Bu yastığın yarısı senindi, şimdi ise tamamı benim, ama ben hâlâ kendime ait olan diğer yarısını kullanıyorum. Bazı geceler kokluyorum diğer yarısını yıkamadım inan bana kokun hâlâ bir diğer yarısında mevcut. Kendime ait olan diğer yarısını göz yaşlarım ile yıkıyorum, seni çok özlüyorum Cara, seni çok özlüyoruz... Cara uzun süredir işsizdim ve evdeki eşyaların birazını sattım, Homer'in ayakkabısı yırtıldı ona ayakkabı alamadım Cara, Homer ile dalga geçmiş arkadaşları, benim ceketimin sol koltuk altı yırtık bir gram üzülmüyorum ama Homer'in ayakkabısı yırtıldı ve ben ona ayakkabı alamadım Cara. Bugün fabrikada işe başladım forkliftci olarak, ve çocukların en sevdiği köfte ile şekerlemelerden aldım, çok mutlu oldular Cara, yarın Homer'e ayakkabı alacağım ben yırtık ceketimden memnunum, emanetlerine, yavrularımıza iyi bakacağım Cara, lütfen bu gece gel rüyama, seni cok özledim Cara...