Çırak Rüstem'in Bir Günü Masalı
Evvel zaman içinde, memleketin birinde bir bakkal Hasan Amca ile çırağı Rüstem yaşıyordu. Kentin en güzel bakkal dükkanı Hasan amcanındı. Herkes gelir ondan alışveriş yapardı. Bakkal Hasan Amca müşterilerinin çoğundan telefonla sipariş alır onları defterine yazardı. Telefonla istenenleri yerlerine ulaştırmak Rüstem’in göreviydi. Önünde sepeti olan ve arkasında araba takılı olan kırmızı bir bisikleti vardı. Bisikletine binmeden önce istekleri sepetlere doldurur hazırlardı. Temel Amca’nın evi, en yakın evdi. Rüstem ilk önce onun sepetini götürdü. Temel Amca onu kapıda karşıladı. Omuzunda taşıdığı Papağan neşe ile: “Hoşgeldin Çırakcık!” diye bağırdı. “Onun adı Çırakcık değil,” dedi Temel Amca. “Rüstem, tamam mı?” Rüstem gide gide bu kez Hayriye Teyze’nin evine vardı. Bisikletini durdurdu. Sipariş sepetini aldı. Açık kapıdan içeri girdi. Çok şaşırdı. Ev darmadağınıktı. Çünkü Hayriye Teyze büyük temizlik yapıyordu. Vurdukça kanepe koltuktan öyle bir toz çıkıyordu ki… O kadar olur! Hayriye Teyze o gün çamaşır da yıkamış, bahçede iplere asmıştı. Rüstem’le oturdular, birer
Sponsorlu Bağlantılar
yorgunluk çayı içtiler.
Yol uzun, sipariş dağıtımı çoktu. Rüstem bisikletine bindi, yeniden yola çıktı. Ressam Ali Amca onu bekliyordu. Evinin her bir yanı Ali Amca’nın yaptığı renk renk resimlerle doluydu. Ali Amca, Rüstem’e son yaptığı tabloyu gösterdi. Çalışma odasının duvarını süsleyen resim, öten bir kuşun resmiydi. Ressam Ali Amcadan sonra tıngır mıngır giden bisikletiyle Rüstem Ayfer Hanım’ın evi önünde durdu. Ayfer Hanım iki sepet dolusu sipariş vermişti. Sepetin biri çocukları için istediği süt şişeleriyle doluydu. Herkesin istediğini yerine ulaştırdıktan sonra Rüstem geri dönerken yolda misafirliğe giden arkadaşı Cemil ile karşılaştı. O gün arkadaşları Murat’ın doğum günüydü. Onu kutlayacaklar, pasta yiyeceklerdi.
Murat dokuz yaşına basıyordu. Pastayı yedikten sonra Murat kendisine getirilen hediye paketlerini açtı. Arkadaşlarının getirdiği hediyeleri görünce çok sevindi. Rüstem, Murat’ın doğum gününden habersizdi, o yüzden hediye getirmemişti. Buna karşılık bütün misafirleri bisikletine bindirdi, kırlara gezmeye götürdü. Bu kısa gezinti hepsini sevindirmişti. Rüstem götürdüğü gibi yine hepsini geri getirdi. Sonra vedalaştı, Murat’a nice mutlu yıllar diledi, işine döndü.