Gezgin Toprak Ormanda Masalı

O gün neşeli bir gündü. Ormanda kuşlar ötüyor, ceylanlar geziniyor, ayılar bal arıyor, balıklar da küçük gezintiler yapıyordu. Ormanın genç ağaçları serin rüzgarla dans ediyor, yaşlı ağaçlar da dallarını sallamakla yetiniyordu.

O sırada küçük bir kedi çalılıkların arasından çıkıverdi. Hayvanlar çalı seslerine yöneldiler ve ormanda daha önce hiç görmedikleri bu canlıya bakakaldılar. Bu, onlar gibi dört ayak üzerindeydi. Ancak daha farklıydı. Her yere dönen kulakları, sallanan kuyruğu, minik burnu ile her şeyin karışımına benziyordu.

 

İlk önce balıklar söz aldılar: “Bu bir ağaç. Sadece yürüyebiliyor. Baksanıza, rüzgarla birlikte sallanıyor.”

 

Birkaç ayı inanmadı ona: “Bu yavru bir ceylan. Sadece fazla tüylenmiş.” diyerek başka bir öneri sundular.

 

Ceylanlar araya girdi: “Bu sizden birisi olmasın? Baksanıza, çok tüylü ve kahverengi.”

 

Tam bir kavga çıkıyordu ki bir serçe ortaya çıktı. Onlara güzelce açıkladı: “Arkadaşlar, bu hayvan bir kedidir. Zararı olmaz. İsterseniz yanına gidebilir ve onunla konuşabilirsiniz.” Sonra kedinin yanına uçtu. Kanadıyla kediyi selamladı:

 

“Günaydın kedicik! Ormana hoş geldin. Kusura bakma, buradakiler ilk defa kedi görüyor. Neyse. Adın nedir?”

 

“Günaydın serçe kardeş! Benim adım Toprak. Dünyayı dolaşıyorum. Yolum böyle ağaçlı bir mekana düştü. Sahi, neresidir burası? Hayatımda ilk defa böyle yeşil bir yer görüyorum.”

 

Serçe diğer hayvanlara döndü. Hayvanlar da rahatlamışlardı. Hemen kedinin yanına geldiler. Ayılardan biri, kedinin sorusunu cevapladı:

 

“Merhaba kedi kardeş! Buraya hoş geldin. Burası ormandır. Burada ağaçlar, çalılar, nehirler bulunur. Hayvanların en sevdiği yer ormandır. Arılar bal üretir, ağaçlar meyve üretir, otlar biter. Herkes dosttur. İstersen sana burayı gezdirebilirsiniz.”

 

Toprak, gördüğü ilgiden mutlu olmuştu. Önüne gelen fırsatı da görünce, gözleri parıldadı:

 

“Tabii ki! Böylesine güzel bir yer hiç görmemiştim. Bu yüzden gezmeden geçmek ayıp olur. Lütfen bana en başından en sonuna kadar anlat. Her ayrıntısını göster. Böylece yeterli miktarda bilgi edinebilir ve başkalarına anlatabilirim.”

 

Beklenen cevap gelmişti. Kuşlardan birkaç tanesi, Toprak’ın yanına geldi. Birlikte gezinmeye başladılar. Orman, mis gibi kokuyordu. Bazı yerlerde duraklıyor, bu kokuyu içlerine çekip dinleniyorlardı.

 

Bir ara Toprak susadığını söyledi ve oradaki nehrin yanına yaklaştı. Birden garip bir şey gördü. Bu onun yansımasıydı. Toprak su içeceği zaman sahibi ona çok az su koyardı. Bu sudan yansıması görünmezdi. Ancak nehir berrak

Sponsorlu Bağlantılar

ve büyüktü, yansıma rahatlıkla ortaya çıkmıştı.

 

Toprak, garip duygular hissetti. Patisini kaldırınca nehrin üstündeki bulanık kedi de patisini kaldırdı. Toprak patisini indirince o da indirdi. Kuşlar, onun yansımayı bilmediğini anlayınca hemen ona açıkladılar:

 

“Bu senin yansıman Toprak. Senin yaptıklarını tekrar ediyor. Korkma, bir şey olmaz.”

 

Toprak, bunu duyunca  rahatladı. Başını eğip su içmeye çalıştı, ancak nehrin temiz suyuna ulaşamadı. “Suya ulaşamıyorum.” diyerek problemi kuşlara anlattı. Kuşlar, bir kap getireceklerini söyleyerek oradan uzaklaştılar.

 

Toprak, yansımasına bakarak konuştu: “Sen beni korkutamazsın yansımam! Hiçbir yansıma gerçek değil. Onlar zararsız, aynı sen gibi! Hahah, bak şurada başka bir yansıma var.” Toprak gördüğü bir yansımaya yaklaştı.

 

“Bak, o da bir yansıma. Ancak hiçbir işe yaramıyor. Beni asla korkutamaz.” Böyle derken bir hırlama sesi duydu. Soluna bakınca kurdu gördü. Evet, yansıma zararsızdı ama gerçek hali hiç öyle değildi! Toprak korkuyla kaçmaya başladı.

 

Kurt, Toprak’ın peşini bırakmıyordu. O kovalarken kuşlar da gelmiş, Toprak’ı bulamayınca onu aramaya başlamışlardı. Sonunda kurdu gördüler ve hızla ormanın ortasına uçtular. Durumu hayvanlara anlattılar. Birlikte plan yapmaya başladılar.

 

Toprak ise bir ağacın dalına tünemişti. Korkuyla kurda bakıyordu. Kurt ise sinirli ve sevinçli bir tonla konuşuyordu: “Gördün mü şimdi zararlıyı? Ne kadar da safsın! Bir yansımanın kaynağına bakmadan zararlı olup olmadığını söylüyorsun. Neyse ki bu konu burada bitecek, çünkü ben çok açım ve sadece sen varsın!”

 

Bu sırada korkunç bir karaltı belirdi. Bu, iki başlı korkunç bir yılandı. Öyle büyüktü ki, onun boyunda 15 katlık bir bina dikebilirlerdi. Kurt, gölgeyi görünce: “Oy anam!” diye bağırdı, eli ayağına dolaştı. Hızla oradan kaçtı.

 

Karaltı bir zaman sonra parçalandı. Ortaya çıkan renk cümbüşü, Toprak’ın gözünü kamaştırdı. Kuşlar, Toprak’ı sıkıca tutup ağaçtan indirdi ve karaltıyı göstererek: “İşte bu da gölge.” diyerek açıklama yaptı.

 

Toprak o gece bir sincabın evinde konakladı. Evi usta ağaçkakanlar yaptığı için, hiç de rahatsız olmadı küçük Toprak. Sabahleyin, ormanın çıkışına gitti. Hayvanlar onu çok sevmişlerdi. Hepsiyle teker teker vedalaştı Toprak. Ardından uçsuz bucaksız yolda ilerlemeye başladı.

 

Acaba şu an Toprak nerededir, hiç düşündünüz mü? Kahverengi tüyleri olan bir kedi geçti mi sizin sokaktan? Belki geçmiştir. Ve eğer geçtiyse o kesinlikle Toprak’tır. Gezgin Toprak’ı görürseniz onunla mutlaka konuşun, olur mu?

 

--SON--