Kadere Mahkûm muyuz? Hikâyesi-Öyküsü
Bazı insanlar, kaderlerinden şöyle şikâyet ederler:
“Kader bizi bağlamış.”,
“Kader utansın.”,
“Kaderin mahkûmuyum.”
Evet, insan kaderinin mahkûmudur. Örneğin; annemizin veya babamızın kim olacağına biz karar veremeyiz. Tenimizin rengini, boyumuzun uzun veya kısa oluşunu biz tayin edemeyiz. Şu uçsuz bucaksız evrenin işleyişi de bizim isteklerimize bağlı değildir.
Ancak; kendi özgür irademizle yaptığımız işlerde, kaderi sorumlu tutamayız. Çünkü Yüce Allah, insanı düşünce ve hareket özgürlüğü içinde yaratmıştır. Bu nedenle; yaptığımız her işten kendimiz sorumluyuz. Kötüyü seçebildiğimiz gibi, iyiyi de seçebilme şansımız vardır.
Genellikle, kötüyü seçen insanlar, kendilerini savunmak için, kaderi bahane ederler. Oysa o konuda samimi değillerdir. Örneğin; “kader bizi bağlamış ” diyen bir insana bir tokat atsak, tepkisi ne olur? Kaderim de bu da varmış diyerek susar
Sponsorlu Bağlantılar
mı, yoksa kendini savunmaya mı kalkar? Elbette kendini savunur. Oysa bu kişi, kendi günahlarını örtbas edebilmek için, kadere mahkûm olduğunu ifade ederek yalan söyler.
Cuma günü ezan okunurken, camiye doğru koşanlarla, aynı anda meyhaneye doğru gidenler, kendi istek ve iradeleri ile bu işi yapmaktadırlar. Yani; ne camiye giden, ne de meyhaneye giden kader mahkumudur. Günaha veya sevaba yönelmek herkesin kendi isteğiyledir.
Namaz kılmayan bir adam, büyük bir din bilginine; “Ne yapalım hocam, benim kaderimde namaz kılmak yokmuş. ” deyince, hoca musluğu göstermiş:
- Kollarını sıvayıp şu çeşmeden abdest al. Arkasından iki rekat namaz kıl. İşte o zaman, kaderinde namaz kılmak olacak, cevabını vermiş.
Kısacası; kader mahkûmu olduğumuz konularla, kendi isteğimizle gerçekleşecek konuları birbirine karıştırmamalıyız. Nitekim Yüce Allah isteğimiz dışında gerçekleşen olaylardan bizi sorumlu tutmayacaktır.
Derleme ( Kandil Çocuk Dergisi, Aralık 1986, s.29 )