Pamuk Nine Masalı

Pamuk Nine

Bizim apartman harika, arkadaş çok. Ne zaman dışarı çıksan oyun oynayacak arkadaş bulurdum. Bizim evimiz biraz yüksek kat ama yine güzel. Çünkü; Pamuk Nine zemin katta oturur. Pamuk Nine zemin katın balkonunda bir şeyler okur herhalde sürekli Kur’an okurdu. Sürekli bir şeyler örer patik, kazak ve onları satar genelde paralarıyla bize şeker alır dağıtırdı. Pamuk Nine bizleri çok severdi. Susadığımız zaman bütün çocuklar kapı zilini çalardık. Hepimize yorulmadan, öf bile demeden su verirdi. Bazen balkondan yağmur gibi şeker yağdırırdı. Herkes bir tane alsın derdi. Pamuk Nine Şeker nine çok yaşa derdik. Hepimiz onu çok severdik. Aramızda anlaşmazlık olsa bize balkondan hakemlik yapardı. Biz de onu kırmazdık çünkü duruşuyla, dilinin tatlığı davranışlarının içtenliği ile bize güven veriyordu. Herkes onun iyi biri olduğuna güveniyordu. Güneşli bir gündü. İkinci sınıfı bitirmiştim. Karnem çok iyi olduğu için karne hediyesi olarak babamla annem bana kaykay almışlardı. Onunla apartman bahçesinin önünde oynuyordum. Kimsecikler de yoktu. Biraz sonra arkadaşlarım gelir, dedim. Yaşlı bir amca arabasından poşetlerle marketten gelmişti. Elindeki dolu poşetlere yardım etmek içimden geldi. İyilik yapmayı çok severdim. Bir poşeti aldım, asansörün yanına kadar, poşeti taşıdım. Yaşlı amca bana teşekkür etti. Aman ne göreyim. Geri bahçeye geldiğimde, kaykayımı bıraktığım yerde bulamadım. Hemen kafamı kaldırdım Pamuk Nine’ye baktım. Kaykayım yok. Kaykayım buradaydı. Pamuk Nine kaykayımı gördün mü? dedim. Görmedim çocuğum, dedi. Görmemesi mümkün değildi ama niye görmedim dedi. Pek anlayamadım. Gözlerim dolmuştu ağlayacaktım tadına varamamıştım kaykayla oynamanın. Her tarafı aradım, taradım bulamadım. Köyde yaşayan ninem arayıp bir şeyi bulamadı mı “yer yarıldı yerin dibine girdi diyordu.” Benim kaykayımda da öyle oldu yer yarıldı yerin dibine girdi sanki. Gün akşamüstü oldu. Artık kaykayım yoktu hayat bana sıkıcı

Sponsorlu Bağlantılar

gelemeye başladı. Akşamüstü apartmanın önüne çıktım yine de sıcaktı. Biz saklambaç, yerden yüksek oynamaya başlamıştık. Koşuşturduk susadık yukarı çıkmak zor gelmişti. Her gün balkonda oturan Pamuk Nine yoktu. Arkadaşlardan biri susamıştı. Pamuk Nine’nin kapı zilini çaldı. Pamuk Nine titriyordu yüzünü gözünü sarmış. Hastayım yavrucaklar bugün dedi.

- Geçmiş olsun dedik. Duyan arkadaşlar da hemen herkes toplanıp oraya geldi. Geçmiş olsun dediler. Evine doluştuk hemen çıkacaktık ama ailelerimize haber verelim seni doktora götürsünler dedik.
- Yok geçer çocuklar geçer, dedi. Kabahat benim sabah markete gittim. Gelirken şu komşu apartmanın bahçesindeki kirazlardan iki tane aldım. Böyle oldum dedi. Biri hemen atıldı “o kirazlar ilaçlı galiba” dedi. - Yok yok ilaçlı değil evladım. Haram olduğu için ben bu hale düştüm. Görün işte haram insana nasıl zarar verir. Biz şok olmuştuk.

- Yavrum senin kaykayını alan çocuğu düşünürüm; Allah muhafaza ayağı falan kırılırsa diye, düşünüyorum. Korkum bundan, dedi. Biz tekrar geçmiş olsun dedik. Dışarı çıktık. Anneme Pamuk Nine’min hasta olduğunu söyledim. Gitmiş bakmıştı. “Biraz iyice, dedi” bana öyle söyledi. Gece oldu uykudan önce annem “yarın iyice bakalım apartmanda herkese soralım. Bulamazsan sana yenisini alırız yat uyu üzülme” dedi. Sabahleyin uyandım. Annem; Gözün aydın kaykayın kapının önünde duruyor, dedi. Sevinçle yataktan fırladım. Pamuk Nine’nin söylediği aklıma geldi. Allah korkusundan getirmiş, dedim. Amma velâkin kimin aldığını öğrenemedim. Kahvaltımı yaptım apartmanın önüne indim Pamuk Nine de iyileşmiş balkonda yine örgü işiyle meşguldü. Günaydın Pamuk Nine, dedim. Günaydın, dedi. Gözün aydın kaykayını bulmuşun, dedi. Doya doya oyna, dedi. Sağ ol, Pamuk Nine, dedim.

Muallim Ayhan Bingöl