Rüya Kızın Başına Gelenler Masalı
RÜYA KIZIN BAŞINA GELENLER
Pembe panjurlu evin, küçük bireyi Rüya bebek, dünyaya gözlerini açmış. Etrafında ışıltılı birçok oyuncak ve onunla ilgilenen insanlar gören kundaktaki Rüya bebeğin keyfine diyecek yokmuş. Bir anda evin ilgi odağı olan bu şeker mi şeker kız, gün geçtikçe daha da büyüyor, daha da güzelleşiyormuş. Güzelleşiyormuş güzelleşmesine; ama Rüya üzerindeki ilgi hiç azalmasın istediği için sürekli ağlıyormuş. Öyle ki onun bu ağlamalarına birkaç kez tesadüf eden teyzesi Hayriye, yeğenine “kapı zili” lakabı vermiş.
Aradan aylar, yıllar geçmiş. Akraba, eş, dost herkesin Rüya’ların evinde toplanma sebepleri bu küçük kızın beşinci yaş gününü kutlamakmış.
Küçük kız, doğum gününün kutlanacağından habersizmiş. Evdeki insan çokluğuna bu yüzden bir türlü anlam veremiyormuş. “Madem evde misafir var, ben bir süsleneyim böyle çıkmak olmaz” diye mırıldanan küçük kız, geçmiş ayna karşısına. Annesinin makyaj malzemelerinden ne bulduysa bir bir yüzüne sürmüş. Sonra aynaya bakıp, “Şimdi hazırım” demiş ve bir bir inmeye başlamış merdivenlerden. Derken küçük kızın ayağı kaymasın mı?
Evdeki herkes çok panik olmuş, hemen, yere düşen küçük kızı hastaneye kaldırmışlar. Rüya’nın anne ve babası ne yapacağını bilemiyor, korku
Sponsorlu Bağlantılar
ve telaştan bir o yana bir bu yana yürüyüp duruyormuş hastane koridorlarında.
Bir süre sonra Rüya’nın doktoru görünmüş kapıda ve şöyle demiş telaşlı anne ve babaya:
-Kızınızın sağ dizinde biraz ezilme var. Şimdi hemşire hanımlar sargıya alacak. Onun dışında korkulacak bir şeyciği yok. Geçmiş olsun.
Bu habere sevinen ve içten bir “elhamdülillah” çeken anne baba, doktor beyden izin alarak hemen kızlarının yanına koşmuş.
Üzülen anne babasını teselli etmek küçük kıza düşmüş ve başlamış bıdı bıdı konuşmaya:
-Anneciğim, babacığım, odamda oyuncaklarımla oynuyordum. Oyundan sıkıldım aşağıya, salona ineyim dedim. Bir de ne göreyim. Salonda bir sürü insan. Kalabalığı görünce ev kıyafetimle aşağı inmek istemedim. Hemen odama çıktım ve birazcık makyaj yaptım. Bir de anneciğim, senin ayakkabılarından birini giydim. Aşağı inerken de… Gerisini biliyorsunuz zaten…
Anne Necla Hanım, “Birazcık makyaj derken bu yüzündeki badana boyayı kast etmiyorsun değil mi, benim güzel kızım. Hani şu an boya kutusuna düşmüş gibisin de ondan böyle diyorum.” demiş.
Necla Hanım’ın bu sözüne üçü de çok gülmüş. Rüya şöyle eklemiş: Anneciğim ben anladım ki makyaj yapmak da, topuklu ayakkabı giymek de hiç biz çocuklara göre bir şey değil. Hem biz çocuklar makyajsız da çok güzeliz. Allah bizi çok güzel yaratmış.