Uykucu Marina Okuma Masalı
Turuncu kürklü şişman göbekli sevimli ayıcık ile uykucu Marina'nın masalı.
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken pireler berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, zamanın birinde çooookk uzak diyarlarda ormanın kenarında kurulmuş, şirin bir kasaba varmış. Kasabanın geçim kaynağı keçilerden elde edilen süt imiş.
Bu kasabanın en güzel sütlerini yapan keçiler bir aileye aitmiş. Bu aile çok neşeli ve mutluymuş. Çünkü en küçük kızları Marina onlara neşe kaynağı oluyormuş. Bu sevimli kız çocuğu Marina gün boyu hoplar zıplar akşama kadar şarkılar söylermiş. Hava kararır kararmaz da yorgunluktan hemen oracıkta uyuyakalırmış. Ailesi Marina'nın bu özelliğini bildikleri için ona uykucu Marina diye takılırlarmış.
Günlerden bir gün keçilere verecek taze yiyecekleri kalmamış, ormana çok yakın oldukları için böyle durumlarda keçileri ormana götürürlermiş. Marina keçileri toplayıp ormana götürmek için hazırlanan babasına: "Babacığım sen bugün çok yoruldun. Keçileri ormana ben götüreyim mi?" diye sormuş.
Babası biraz itiraz etsede: "Pekala bugün gerçekten de çok yorgunum keçileri sen götür," demiş. Marina buna çok mutlu olmuş.
Keçilerle birlikte hoplaya zıplaya ormanın yolunu tutmuş. Ormana geldiklerinde keçiler ormanın her bir yanına dağılıp taze otları ve küçük ağaçları yemeye başlamış. Sevimli Marina her zamanki gibi şarkılar söyleyerek hoplayıp zıplıyormuş. Bir ara karnının acıktığını farketmiş ve şarkı söylemeye ara vermiş. O arada çalıların arasından bir çıtırtı duymuş. Bizim Marina çok da cesur bir kızmış, hiç tereddüt etmeden çalıları aralamış ve birde ne görsün? Sırtı dönük bir halde oturan turuncu renkli kürkü olan sevimli şişman göbekli bir ayıcık..
Bu sevimli şişman göbekli ayıcık
Sponsorlu Bağlantılar
Marina'yı hiç farketmemiş. Bu sırada önündeki büyük arı kovanından bal çıkartmaya çalışıyormuş. Marina o kadar korkusuzmuş ki ayıcığın omzuna eliyle dokunuvermiş. Ayıcık yaptığı işe o kadar dalmış ki Marina ona dokunduğunda irkilmiş. Koca şişman ayıcık havaya sıçramış ve sırt üstü yere düşmüş. O kadar şişmanmışki göbeği hala çalkalanmaya devam ediyormuş. Marina bu durumu çok komik bulmuş, o da kendini yerlere atarak gülmeye başlamış. Ayıcık bu duruma biraz bozulsada, o da Marina ile birlikte gülmeye başlamış, bir süre sonra Marina ayıcığa neden bu kadar dalgın olduğunu sormuş. Şişman ayıcık ne kadar uğraşsada kovandan balları bi türlü çıkaramadığını anlatmış.
Marina ona gülerek cevap vermiş, "Tabiki çıkaramazsın şu ellerinin büyüklüğüne bakar mısın? Kenara çekil de ben çıkarayım," demiş. Ayıcık buna çok mutlu olmuş, Sevimli Marina küçücük elleriyle kovana elini daldırarak bir avuç bal çıkarmış ve ayıcığa uzatmış. Ayıcık bir lokmada balı yemiş, bu şekilde hem ayıcık hem sevimli marina karnını doyurmuş. Karnı doyan ve hoplayıp zıplamakta yorgun düşen uykucu Marina hemen oracıkta uyuyakalmış. Bunu gören şişman ayıcık hem çok şaşırmış hemde ne yapacağını bilememiş. Sevimli ayıcığında uykusu gelmiş o da bir ağaca yaslanmış ellerini göbeğinin üzerine koyarak uykuya dalmış.
O sırada hava kararmaya başlamış. Kızının hala eve dönmediğini gören baba ormanda sevimli Marina'yı aramaya karar vermiş. Tanıdıklarını da çağırarak Marina'yı aramaya çıkmışlar. "Marinaaaaa" diye sesleri duyan ayıcık hemen uyanmış ama Marina hala uyuyormuş. Ayıcık Marina'yı kucağına almış ve kasabanın hemen kenarına ailesinin bulabileceği güvenli bir yere bırakıvermiş.
Ailesi kızlarını burada bulmuşlar. Marinayı bulduklarına çok sevinmişler. Hemen eve götürmüşler. Marina ertesi sabaha kadar uyumuş, uyandığında olanları ailesine anlatmış ama ona kimse inanmamış. Bu dostluk şişman göbekli ayıcık ile uykucu Marina arasında uzun yıllar devam etmiş. Gökten üç elma düşmüş biri bu masalı yazanın başına biri bu masalı anlatanın başına biride bu masalı dinleyenin başına düşmüş....